Ondokuz Mayıs Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Bahadır, sel sularının uygun koşullarda depolanarak afete dönüşmeden gelecek nesillere sürdürülebilir bir şekilde aktarılabileceğini belirtti. Bu yöntemle, su kaynaklarının verimli kullanımı sağlanırken, sel ve taşkın gibi afetlerin de önüne geçilebileceğini ifade etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 1975-2002 yılları arasında meydana gelen 487 taşkında 493 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, 2003-2017 yılları arasında 722 taşkında 227’ye düştü. Ancak suya bağlı doğal afetler hâlâ ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Su ve Afet İlişkisi: Sel Sularının Depolanması Önemli
Doç. Dr. Muhammet Bahadır, aşırı yağışlar, kar ve buz erimeleri gibi doğal olayların suya bağlı afetlerde önemli bir rol oynadığını ifade etti. Yanlış kentleşme ve vadi tabanlarının yerleşime açılması gibi insan kaynaklı faktörlerin de bu afetlerin etkisini artırdığına dikkat çekti. Bahadır, "Su kaynaklarının fazlalığı sel ve taşkına, azlığı ise kuraklığa yol açıyor. Bu durum, suyun doğru yönetilmesinin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor," dedi.
Bahadır, sel sularının depolanarak kullanıma sunulmasının büyük bir önem taşıdığını vurguladı. Artan sıcaklıklar ve buharlaşma gibi iklimsel faktörlerin su kaynaklarını olumsuz etkilediğini belirten Bahadır, "Eğer fazla olan suyu uygun alanlarda ve şartlarda depolayabilirsek, bu suyu afete dönüşmeden sürdürülebilir bir şekilde gelecek nesillere aktarabiliriz," diye konuştu.
Türkiye'nin Sel Risk Haritası
Türkiye’de en fazla sel ve taşkınların yaşandığı bölgeler arasında Karadeniz Bölgesi başı çekiyor. Bahadır, 1950-2020 yılları arasında en fazla selin Erzurum’da meydana geldiğini, bu dönemde Erzurum'da 425 sel olayının kaydedildiğini belirtti. Sivas 325 sel ile ikinci, Van ise 265 sel ile üçüncü sırada yer aldı. Karadeniz Bölgesi'nde ise Giresun, Trabzon ve Rize, en sık sel ve taşkın yaşanan iller arasında bulunuyor.