Sosyal Bilimler Araştırma Ağı’nda yayınlanan bir çalışma, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten beri Gazze’ye düzenlediği saldırıların, 20 ülke ve bölgenin bir yılda çıkardığı karbon emisyonundan daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.
Çalışmada, saldırıların çevresel etkileri, kısa, orta ve uzun vadeli olarak üç ayrı kategoride değerlendirildi. Kısa vadeli etkiler, İsrail’in kullandığı silahlar, uçaklar, tanklar ve diğer araçların neden olduğu egzoz emisyonlarını kapsadı.
Buna göre, İsrail’in F-16 ve F-35 uçaklarıyla yaptığı saldırılar 121 bin ton, ABD’den gelen malzemelerin taşınması için yapılan uçuşlar 133 bin 650 ton, ağır silahlar 13 bin 600 ton, bombalar 6 bin 689 ton ve tanklar ve diğer araçlar 5 bin 663 ton karbondioksit saldı. Toplamda, bu saldırılar 280 bin 602 ton karbon emisyonuna eşdeğerdi. Bu da yaklaşık 75 kömürlü santralin bir yıllık emisyonuna denk geldi.
“Demir Duvar” da karbon saldı
Orta vadeli etkiler, İsrail’in Gazze’nin etrafına inşa ettiği 65 kilometrelik "Demir Duvar"ın neden olduğu karbon salımını içeriyordu. Bu duvar, 274 bin ton karbondioksit saldı. Bu da Yeni Zelanda’nın bir yıllık emisyonuna eşdeğerdi.
Uzun vadeli etkiler ise, Gazze’nin saldırılarda yıkılan veya hasar gören ev, okul, cami ve hastane gibi yapılarının yeniden inşası sırasında ortaya çıkacak karbon maliyetlerini hesapladı. Bu çalışmaların 30 milyon ton karbondioksit salımına yol açabileceği tahmin edildi.
“Askeri sektörün tedarik zinciri çok büyük”
Çalışmanın yazarı olan ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin de başkanı olan İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, AA’ya yaptığı açıklamada, askeri sektörün neden olduğu sera gazı emisyonlarının Paris Anlaşması’ndan sonra gönüllü olarak bildirildiğini söyledi.
