Teknolojinin gelişmesi ve yapay zekanın hayatımızdaki yeri her geçen gün artarken, bu gelişmelerin beraberinde getirdiği bazı olumsuzluklar da ortaya çıkıyor.
Google'ın son çevre raporu, yapay zekanın çevreye olan etkisini gözler önüne seren çarpıcı bir veriyi ortaya koydu: Google'ın sera gazı emisyonları, yapay zeka (AI) nedeniyle beş yılda %48 arttı.
AI Hesaplamaları Enerji Tüketimini Artırıyor
Google'ın 2024 Çevre Raporu'nda yer alan "AI hesaplamalarının fazlalaşmasından kaynaklanan artan enerji talepleri" başlıklı bölümde, yapay zekanın neden olduğu emisyon artışı detaylı bir şekilde ele alınıyor. Rapor, ChatGPT gibi gelişmiş AI sistemlerinin, sıradan yazılım çalıştıran makinelere kıyasla 33 kat daha fazla enerji tüketebildiğini ortaya koyuyor. Bu durum, veri merkezlerinin enerji ihtiyacını ve dolayısıyla sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde artırıyor.
Veri Merkezleri Karbon Ayak İzini Büyütüyor
Google'ın raporu, veri merkezlerinin emisyonlarındaki bölgesel farklılıklara da dikkat çekiyor. Avrupa ve Amerika'daki veri merkezlerinin büyük bir kısmı enerjilerini karbonsuz kaynaklardan elde ederken, Orta Doğu, Asya ve Avustralya'daki merkezlerde durum daha farklı. Bu bölgelerde veri merkezleri daha fazla karbonlu enerji kaynağı kullanıyor. Google'ın genel enerji ihtiyacının ise yaklaşık üçte ikisinin karbonsuz kaynaklardan karşılandığını belirtmek gerekiyor.
Dijital Karbon Ayak İzine Çözüm Aranıyor
Loughborough Üniversitesi'nde bilgi ve bilgi yönetimi profesörü olan Tom Jackson, veri merkezlerinin yarattığı çevresel etkiye dikkat çekiyor. Jackson, "Veri merkezine gittiğinizde ortamın gerçekten sıcak ve gerçekten gürültülü olduğunu görürsünüz" diyor ve ekliyor: "İnsanlar bulutta depoladıkları her şeyin dijital karbon ayak izlerine bir etkisi olduğunu fark etmiyor bile..."
BBC teknoloji muhabiri Imran Rahman-Jone ise Profesör Jackson'ın veri kullanımının karbon ayak izini ölçmeye ve azaltmaya yönelik çözümler bulmaya çalışan Dijital Karbonsuzlaştırma Tasarım Grubu'nu yönettiğini belirtiyor. Jackson, bu bağlamda veri sağlayıcılarının, kullanılmayan veya nadiren kullanılan "karanlık verileri" depolamaktan uzak durmaları gerektiğini savunuyor.