Boğaziçi Üniversitesi’nin saygın Fen-Edebiyat Fakültesi’nin ikiye bölünme kararı, akademik çevrelerde ve mezunlar arasında büyük yankı uyandırdı. Üniversitenin eğitim felsefesinden sapma endişesi taşıyan öğretim üyeleri ve mezunlar, bu kararın siyasi müdahalelerin bir sonucu olduğunu ve kurumsal çöküşün sürpriz olmadığını dile getirdiler.
Kararın Arka Planı
Üniversite Senatosu’nun, fakültenin 12 bölümünün tüm itirazlarına rağmen fen ve edebiyat olarak ayrılmasına yönelik aldığı karar, eğitim camiasında tartışmalara neden oldu. Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kafescioğlu, senatonun bu kararı almasının, 2021’den bu yana yaşanan kurumsal çöküşün bir parçası olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Kafescioğlu, siyasi müdahalenin karar alma mekanizmalarını kontrol altına alma amacı taşıdığını ve üniversite senatosunun artık üniversiteyi temsil etme özelliğini yitirdiğini, yalnızca üst yönetimin kararlarını onaylayan bir mekanizmaya dönüştüğünü ifade etti.
Eğitimdeki Temel Değişiklikler
Fen-Edebiyat Fakültesi’nin bölünmesi, Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik yapısında önemli bir değişiklik olarak görülüyor. Prof. Kafescioğlu, fakültenin üniversitenin temel taşlarından biri olduğunu ve her bölümünün Türkiye’nin en yüksek puanlı öğrencilerini çektiğini vurguladı. Bölümlerin ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığa ve saygınlığa sahip olduğunu belirten Kafescioğlu, anayasanın tanıdığı üniversite özerkliği ilkesinin ihlal edildiğini ve Boğaziçi’nin temel akademik ilkelerinden uzaklaşıldığını söyledi. Bu kararın, üniversitenin geleceği üzerinde derin etkiler yaratacağı ve Boğaziçi’nin özgün kimliğini kaybetme riski taşıdığı ifade ediliyor.
Bu kararın yankıları, üniversite içinde ve dışında devam eden tartışmalarla birlikte, Türkiye’nin akademik özgürlük ve üniversite özerkliği konularındaki genel duruşunu da sorgulamaya açıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nin geleceği ve akademik bağımsızlığı konusunda endişeler artarken, akademik camia ve öğrenciler bu karara karşı tepkilerini dile getirmeye devam ediyorlar.