Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Kazdağları Ekoloji Platformu ve yöre halkı, Cengiz Holding’e ait Truva Bakır Maden projesine karşı İzmir’de bir araya gelerek protesto düzenledi. Kaz Dağları’nın yüzde 79’unun madenlere ruhsatlı olduğuna dikkat çeken çevreciler, madencilik faaliyetlerinin bölgenin ekosistemine ve köylerine geri dönülemez zararlar verdiğini vurguladı. Protestocular, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelerek “Vahşi madenciliğe hayır” pankartı açtı ve madene karşı direniş çağrısında bulundu.
Kaz Dağları’nda Ağaç Katliamı ve Köylerin Yok Olma Tehlikesi
EGEÇEP Eş Sözcüsü Baha Okar, Cengiz Holding’in altın ve bakır madeni projesi için Ekim ayından bu yana Kaz Dağları’nda devam eden ağaç kıyımını protesto ettiklerini belirtti. “Maden yüzünden geçim kaynaklarını kaybedecek köylülere ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan ekosisteme destek olmak için buradayız” diyen Okar, Kaz Dağları’nda mücadele eden aktivistlere destek çağrısı yaptı.
Protestoya katılan yöre halkından Ferzan Aktaş, 2019 yılında Kanadalı bir madencilik şirketine karşı 425 gün süren çadırlı nöbetle mücadele ettiklerini ancak Kaz Dağları’nın hâlâ madencilik tehdidi altında olduğunu söyledi. “Kaz Dağları’nın yüzde 79’u maden ruhsatlı. Bu, her köyün başında bir maden projesi olduğu anlamına geliyor” diyen Aktaş, Cengiz Holding’in madeni açması durumunda üç köyün tamamen haritadan silineceğini ve bölgedeki 55 köyün su kaynağı olan Kocabaş Çayı’nın madene tahsis edileceğini ifade etti.
Çevrecilerden Uyarı: “Kaz Dağları’nda Yeni Bir Felaket Kapıda”
Aktaş, İliç’te yaşanan felakete benzer bir durumun Kaz Dağları’nda yaşanmasının çok olası olduğunu belirtti. Şirketin bölgeye devasa bir atık barajı inşa etmek istediğini ve bu barajın olası bir taşması veya çökmesi durumunda, Ezine peyniri, Çanakkale domatesi ve birçok tarım ürününü yetiştiren toprakların ağır metal zehirlenmesine uğrayacağını vurguladı.
“Yıllardır onlarca dava açtık, kazandık. Ancak şirketler bir hafta içinde yeni izin alabiliyor” diyen Aktaş, maden ruhsatlarının adeta peynir ekmek gibi dağıtıldığını ve Türkiye’nin dört bir yanında benzer bir talanın sürdüğünü ifade etti. “Eğer ormanlarımızı ve su kaynaklarımızı koruyamazsak, bu ülke yaşanmaz hale gelecek” sözleriyle çevre mücadelesinin önemine dikkat çekti.
Protestocular, Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerinin durdurulması için yetkililere çağrıda bulunurken, halkın yaşam alanlarını savunmak için daha geniş katılımlı bir mücadeleye destek vermesi gerektiğini belirtti.