Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, 18 günlük uzay macerasını tamamladı. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) 13 deney yapan Gezeravcı, bugün Dünya’ya dönecek. Ancak onu kolay bir uyum süreci beklemiyor. Uzayda yaşadığı fiziksel ve psikolojik değişimler, Dünya’ya alışmasını zorlaştıracak.
Uzayda yüzü şişti, boyu uzadı
Gezeravcı, uzayda geçirdiği süre boyunca basın mensuplarıyla görüntülü konuştu. Yer çekimsiz ortamın vücudunda yaptığı etkileri anlattı. Vücut sıvılarının başına doğru yükselmesi, yüzünün şişmesine neden oldu. Kemik ve kas kaybını önlemek için her gün iki saat spor yaptı. Ancak bu da yeterli olmadı. Omurilik aralıklarının açılması, boylarının 5 santimetre kadar uzamasına sebep oldu. Ayrıca vücut sıvılarının basıncının değişmesi, görme ve bağışıklık sorunlarına yol açabiliyordu.
Dünya’ya uyum zor olacak
Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi (GUHEM) Genel Müdürü Halit Mirahmetoğlu, Gezeravcı’nın uzayda yaşadıklarını ve Dünya’ya dönüşte karşılaşacağı zorlukları değerlendirdi. NASA’nın 50 yıldır uzayda insan vücudunu incelediğini söyledi. Astronotların sağlıklı kalması için gerekli önlemleri aldıklarını belirtti.
Mirahmetoğlu, uzaya çıkan kişilerin ilk günlerde rahatsızlık duyduklarını ifade etti. “Uzay Hareket Hastalığı diye bir sendrom var. Astronotların yüzde 70’i ilk 72 saatte baş ağrısı, denge kaybı, yorgunluk ve kusma yaşıyor. Mikro yer çekimi, kas kütlesinin iki haftada yüzde 20 azalmasına neden oluyor. Kafada fazla kan birikmesi, görme kaybına yol açıyor. Damar kalınlaşması, iltihaplanma gibi problemler de artıyor. Yer çekiminden uzaklaşınca omurilik aralıkları açılıyor. Astronotların boyları 5 santimetre uzuyor. Bu da bel ağrılarına sebep oluyor.” diye konuştu.
Mirahmetoğlu, uzay ortamının psikolojik hastalıklara da neden olabileceğini vurguladı. Astronotların psikolojik testlere tabi tutulduğunu söyledi. Uzay Hareket Hastalığı’nın ilk 72 saat sonra azaldığını ancak diğer etkilerin devam ettiğini kaydetti. “Süre uzadıkça kas ve kemik erimeleri, radyasyon maruziyeti gibi riskler artıyor. İnsan vücudu bulunduğu ortama uyum sağlamaya çalışıyor. Ama Dünya’nın yer çekimi, biyosferi ve bakterileri gibi pek çok şeye ihtiyacımız var.” dedi.