31 Mart yerel seçimleri öncesinde ve sonrasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz piyasasındaki stratejik hamleleri, piyasa dinamiklerini önemli ölçüde etkiledi.
Seçim öncesi dönemde, kurun yükselmesini engellemek amacıyla döviz rezervlerini satan TCMB, seçim sonrası ise tam tersi bir strateji izleyerek agresif bir rezerv birikimine yöneldi.
Rezervlerdeki Dalgalanmalar
Seçim öncesi dönemde, TCMB’nin net döviz rezervleri 13 haftalık süreçte 29,1 milyar dolar azalırken, seçim sonrasındaki beş haftalık periyotta 26,7 milyar dolarlık bir artış gösterdi. Özellikle 3 Mayıs haftasında, net rezervlerdeki artış 9,8 milyar doları buldu. Bu dönemde, TCMB’nin yurt içi bankalardan aldığı swap (döviz takası) miktarı da 57,5 milyar dolardan 31,2 milyar dolara düşerek, 40 gün içinde 26,3 milyar dolarlık bir azalma yaşandı.
Yabancı Sermaye Hareketleri ve Yerli Döviz Satışları
Seçim sonrasında, yüksek faiz oranları ve stabil bir kur politikası sayesinde yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi arttı. Seçim öncesi beş haftada hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinden 205 milyon dolar çıkış yaparken, seçim sonrası beş haftada 2 milyar 138 milyon dolarlık bir giriş gerçekleşti. Ayrıca, yabancı yatırımcılar swap kanalıyla toplam 10,7 milyar dolarlık sermaye girişi sağladılar.
Yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatları da seçim sonrasındaki beş haftada 9,1 milyar dolar azalırken, sadece geçen hafta 3 milyar dolarlık bir düşüş yaşandı. Faiz oranlarının yüksek olması nedeniyle döviz geliri olan büyük firmalar, TL yerine döviz kredilerine yönelerek döviz cinsi kredi hacmini 7,1 milyar dolar artırdılar.
Bu gelişmeler, TCMB’nin piyasa üzerindeki etkin rolünü ve Türkiye ekonomisindeki döviz hareketlerinin seçim dönemlerinde nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor. Yabancı sermaye girişleri ve yerli döviz satışları, TCMB’nin döviz alım stratejilerini değiştirmesine neden olurken, bu durum aynı zamanda piyasa dengelerini ve yatırımcı güvenini de etkiliyor.