Depremin Acıları Sanatla Paylaşıldı

Kahramanmaraş merkezli depremlerin birinci yılında Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi'nde "4.17 Anma Sergisi" düzenlendi.

Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi, Kahramanmaraş merkezli depremin birinci yıl dönümünde anlamlı bir sergiye ev sahipliği yaptı. “4.17 Anma Sergisi” adlı etkinlik, depremin yaralarını sanat yoluyla hatırlamak ve toplumda farkındalık yaratmak için düzenlendi. Sergi, 6 Şubat’ta depremin meydana geldiği saat olan 13.24’te, açılış töreni yapılmaksızın, “Bu bir açılış değildir” sloganıyla başladı.

Depremi Temsil Eden Eserler

Sergide, 8 farklı sanatçının depremin ilk anlarından sonraki süreci yansıtan eserleri yer aldı. Sanatçılar, depremin yarattığı acı, kayıp, yokluk, boşluk, karanlık, çürüme, umutsuzluk gibi temaları görsel olarak işlediler. Örneğin, Özge Gökbulut Özdemir, depremde hayatını kaybedenleri anmak için, göçük altında kalan bir kız çocuğunun betonlar arasından uzanan elini resmetti. Nur Gökbulut ise, depremin çocukların yaşam hakkını nasıl ihlal ettiğini, karanlık ve çürüyen çadırlarla gösterdi. Serginin diğer sanatçıları da depremin toplum üzerindeki etkilerini farklı açılardan ele aldılar. Sergide ayrıca, merkezin müdürü Sibel Aktaş’ın hazırladığı “isimsizler” adlı tuğla düzenlemesi de dikkat çekti.

Topluma Mesajlar

Serginin amacını anlatan Aktaş, depremin yıkımlarına dikkat çekerek, toplumun dayanışma ve afet bilinci konusunda bilinçlenmesi gerektiğini söyledi. Serginin anma ve farkındalık yaratma amacına uygun olarak, sergide yer alan sanatçıların depremle ilgili mottoları da sergilendi. Bu mottolar, yaşanan acının unutulmaması ve gelecekteki afetlerin önlenmesi için toplumun sorumluluk alması çağrısı yaptı. Bu duygusal ve anlamlı sergi, depremin yarattığı acıları hatırlatırken, toplumun dayanışma ve bilinçlenme sürecine katkı sağlamayı amaçlıyor.

Sergide yer alan sanatçıların mottoları şunlar:

“‘Bir âfâd olmuş diyeler, üç günden sonra duyalar’ (Nur Gökbulut), ‘Güneş ışığını kaybetti, ay karanlığa gömüldü’ (Sibel Aktaş), ‘Eller artık beton, eller sessiz’ (Özge Gökbulut Özdemir), ‘Harcınızda bir şey eksik: ahlak’ (Volkan Coşkun), ‘Peki biz şimdi nasıl?’(Senem Çınarbaş),'Lüküs hayatlarR (Elvan Çelik), ‘Yıkılıp yeniden doğmak, empati ve dayanışma ile mümkün’ (Dilek Menteş), ‘Bu çığlıklar unutulur mu?’ (Veli Olgun)."