İzmirliler Kendini Tanımladı: En Çok Atatürkçü, En Az Dindar-Muhafazakar

BAYETAV tarafından İzmir’de yapılan yeni bir anket çalışması, kent sakinlerinin kimlik algılarını gözler önüne serdi.

BAYETAV tarafından İzmir’de yapılan yeni bir anket çalışması, kent sakinlerinin kimlik algılarını gözler önüne serdi. CATI yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada, İzmirlilere kendilerini hangi kimliklerle en yakın hissettikleri soruldu.

Sonuçlara göre, katılımcıların %56,5’i kendini Atatürkçü olarak tanımlıyor. Atatürkçülüğün ardından, milliyetçilik en çok benimsenen ikinci kimlik olarak öne çıkıyor. Üçüncü sırada ise dindar-muhafazakarlık yer alsa da, bu kimliğe yakın hissedenlerin oranı yalnızca %12 seviyesinde kalıyor.

Katılımcılara, kendilerini en uzak hissettikleri kimlikler sorulduğunda ise %30’un üzerinde bir kesim, dindar-muhafazakarlığa mesafeli olduğunu belirtiyor. Dindar-muhafazakarlığın ardından feminizm ve solculuk, İzmirlilerin uzak durduğu diğer kimlikler arasında bulunuyor.

Milliyetçilik ve Atatürkçülük En Yakın Kimlikler

Araştırmada, Atatürkçülerin %56’sının kendilerini en çok milliyetçiliğe yakın hissettikleri ortaya çıktı. Bu grubun sosyal demokrat kimliğe de güçlü bir bağ hissettiği dikkat çekiyor. Ancak Atatürkçülerin en uzak bulduğu kimlikler dindar-muhafazakarlık ve feminizm olarak sıralanıyor.

Milliyetçilik, İzmir’deki ikinci baskın kimlik grubu olarak öne çıkarken, milliyetçilerin en çok yakınlık duyduğu kimlikler Atatürkçülük ve dindar-muhafazakarlık olarak belirleniyor. Bununla birlikte, milliyetçilerin en uzak hissettiği kimliklerin başında feminizm ve solculuk geliyor.

Araştırma, İzmir’de Atatürkçülük ve milliyetçiliğin güçlü konumunu koruduğunu gösterirken, bu iki grubun feminizme ortak bir mesafe koyduğunu da ortaya koyuyor. Ancak, Atatürkçüler ve milliyetçilerin dindar-muhafazakarlık ile ilişkilenme biçimleri farklılık gösteriyor. Atatürkçüler, dindar-muhafazakar kimliği kendilerine en uzak bulurken, milliyetçiler bu kimliği kendilerine daha yakın hissediyor.

Araştırmada ayrıca, katılımcıların %85’inin bir topluluk üyeliği bulunduğu ortaya çıktı. Bu oran bir önceki araştırmaya göre artış gösterirken, topluluk üyeliği bulunanların yarısının sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkili olduğu, 10 kişiden 3’ünün bir siyasi partiye üye olduğu belirlendi. Hemşehri derneklerine üyelik oranı %10 olurken, mesleki kuruluşlara üyelik ise %5 seviyesinde kaldı. İzmir’in sosyal yapısı açısından önemli veriler sunan araştırma, kentteki kimlik algısının nasıl şekillendiğini gözler önüne serdi.

 

İLGİLİ HABERLER