Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı unvanına sahip çini sanatçısı Ebru Camkıran, İzmir’in kültürel ve doğal zenginliklerini sanat eserlerine yansıtarak tarihe not düşüyor. Kemeraltı’ndaki atölyesinde çini sanatıyla yıllardır adından söz ettiren Camkıran, eserlerinde İzmir’in simgelerini, yaşanan toplumsal olayları ve doğadan ilham aldığı detayları işleyerek sanatseverlerle buluşturuyor. 28 yıldır bu sanata gönül veren sanatçı, çalışmalarını bir kültürel bellek oluşturma misyonuyla sürdürüyor.
İzmir’in Doğası ve Kültürü Çiniye Yansıyor
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Çini İşlemeciliği Bölümü mezunu olan Ebru Camkıran, İzmir’e özgü simgeleri çini tasarımlarında kullanıyor. Toprağın kokusundan çiçeklere, zeytin ağaçlarından yelkenli gemilere kadar birçok unsuru estetik bir şekilde eserlerine işliyor. Camkıran, “Zeytin ağaçları ve yelkenli gemiler gibi İzmir’e özgü semboller, çinilerimde İzmir’in ruhunu yansıtıyor” diyerek sanatının amacını dile getiriyor. Camkıran, sanatını yalnızca süs eşyası üretimi olarak görmeyip kültürel bir mirasın parçası olarak ele alıyor.
Tarihi Olayları Sanatla Anlatıyor
Ebru Camkıran, eserlerinde toplumsal olaylara da yer veriyor. Özellikle doğa felaketlerine dikkat çekmek için yaptığı çalışmalar büyük ilgi görüyor. Sanatçı, son olarak Yamanlar yangınını bir çini tabağa doğaçlama olarak işledi. Camkıran, bu eserle yaşanan acıları sanat yoluyla tarihe kazandırmayı amaçladığını belirtiyor. "Çini, sadece bir süsleme sanatı değil; yaşananların geleceğe aktarılmasını sağlayan bir belge niteliğindedir” sözleriyle çini sanatına bakış açısını özetliyor.
İznik ve Kütahya’nın ardından İzmir’i de çini dünyasında önemli bir noktaya taşımayı hedefleyen Camkıran, akademik ve sanatsal projelerle İzmir’e özgü çini sanatının kalıcı hale gelmesi için yoğun çaba sarf ediyor. Camkıran, İzmir’in adını çini sanatında uluslararası bir marka haline getirme yolunda emin adımlarla ilerliyor.
