Eğitimde Yeni Dönem: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 26 Nisan’da duyurduğu yeni öğretim programları, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında eğitim gündemine oturdu.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 26 Nisan’da duyurduğu yeni öğretim programları, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında eğitim gündemine oturdu. 

Yeni müfredatın tanıtımıyla birlikte, eğitim sendikaları, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerden gelen tepkiler ve eleştiriler de peşi sıra geldi.

Kapsamlı Bir İhtiyaç Analizi mi?

MEB, yeni modelin, Türkiye’nin dört bir yanından öğrenci ve öğretmenlerin katkılarıyla şekillenen “10 yıllık uzun soluklu bir ihtiyaç analizi” sonucunda oluşturulduğunu savunuyor. 26 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında kamuoyunun görüşüne sunulan öğretim programları, okul öncesi eğitimden 12’inci sınıfa kadar tüm kademelerdeki zorunlu dersleri içeriyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, süreç boyunca 67 binden fazla görüş alındığını belirtti.

Ancak eğitim sendikaları ve STK’lar, MEB’in bu değişiklik öncesinde daha kapsamlı bir ihtiyaç analizi yapması gerektiğini vurgulayarak, sürecin katılımcılık eksikliği içerdiğini öne sürüyorlar.

Siyasi Tepkiler ve Eleştiriler

Yeni müfredatın açıklanmasının ardından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, müfredat değişikliğinin anayasal bir öneme sahip olduğunu ve daha katılımcı bir süreçle yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Özel, mevcut eğitim sisteminin yeniden değiştirilmesinin yeni memnuniyetsizlikler yaratacağını belirtti.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki ise, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"nin, siyasal İslamcılığın ve neo-Osmanlıcı toplumsal inşa sürecinin bir parçası olarak çocukları ve gençleri şekillendirmeyi amaçladığını iddia etti. Saki, bu müfredatın İmam hatip okulları, kuran kursları, tarikat-cemaat yurtları ve eğitim merkezleri üzerinden yürütüleceğini öne sürdü.

Öte yandan, geçen yıl yapılan seçimlerde Cumhur İttifakı’nda yer alan HÜDA PAR’ın genel sekreteri Şahzade Demir, programın değerler eğitimi kavramıyla bütünleşerek uygulanması durumunda daha anlamlı olacağını ve eğitimin amacının yetkin ve erdemli insan yetiştirmek olarak belirlenmesinin önemli bir adım olduğunu dile getirdi.

Bu çeşitli görüşler ışığında, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"nin eğitim alanında nasıl bir etki yaratacağı ve toplumsal kabul görüp görmeyeceği zamanla netlik kazanacak. Ancak şimdiden, eğitimdeki bu yeni dönemin, Türkiye’nin geleceği üzerinde derin etkiler bırakacağı aşikar.

İLGİLİ HABERLER